29 Şubat 2012 Çarşamba


YALNIZLIK ÖLÜME YÜRÜMEKTİR

Yalnızlık.. nedir yalnızlık? Koca bir şehir dolusu insan çevremizi sarmalamışken gözyaşlarımızın yanaklarımızdan süzülmesi mi? Bütün insanlar bize bakarken içimizden  ‘SUS SUS’ diye haykırıp ama her yeni yüzle karşılaşınca göz yaşlarının daha da coşması mı? en tehlikeli hastalık mı yoksa? Gerçekten en korkulacak insanlar mıdır yalnız insanlar? Hayatımız boyunca birçok kez terk ederiz ve birçok insan tarafından da terk ediliriz aslında.. peki yalnızlığın belirtisi hangisi?yada birini seçip tanımlamak mümkün mü bu duyguyu.. kimi zaman aç ve hiç doymayan bir havyan gibi kemirir durur içimizi. Öyle bir hayvan ki alır götürür içimizdeki her şeyi.kendi ruhumuzla boğar ruhsuzlaştırır bizi. Artık bağımlı oluruz yalnızlığımıza. Tedavisi olmayan bir alışkanlıktır bizim için. Yavaş yavaş hayallerimizden umutlarımızdan da  vazgeçeriz. Çünkü hayalden bozma gerçekler bu hale getirmiştir bizi.ne zaman sorulsa ya halimizden memnunuzdur yada bıkmışızdır yalnızlığımızdan.oysa yalan. Ne bıktırır insanı ne de  memnun eder böyle yaşatmaktan. Yalnızlık ikiyüzlü bir acıdır… yalnızlık ölüme yürümektir aslında…….

25 Şubat 2012 Cumartesi


VARLIĞA GİZLENMİŞ YOKLUK

Var mıyım yok muyum? Karşı kaldırımdan onlarca hayat geliyor bana doğru. Devamı olmayan eylemlerin sonuna doğru yürüyorum bense. Kocaman alışveriş merkezinde annesini kaybetmiş bir çocuk, bindiği otobüste unutulmuş bir çanta, koltukların arkasına fırlatılmış bir oyuncak mıyım yoksa? Kimse varlığımın farkında değil. Çalan hiçbir şarkıda kendimi bulamıyor, izlediğim hiçbir filmin başrol oyuncusu olamıyor, okuduğum hiçbir kitabın kahramanıyla adlandıramıyorum kendimi. Sanki saatler benim dünyamın dışında ilerliyor.  Kendimle imzaladığım barış anlaşmasını yırttım artık. Kendimi bulduğum rüya kahramanımı öldürdüm ve sonsuzluğa gömdüm. Karşımda onlarca hayat son buluyor ve onlarcasının temeli atılıyor. Bense olanlardan koşar adım uzaklaşıyorum. Gündüzleri uyuyor geceleri ise duyduğum seslerle kavga ediyorum. Ne yaşıyorum bilmiyorum ama kimsenin acısına üzülemiyor yada onlarla gülemiyorum. Sadece boş sokakların karanlık odalarım nefesini duyarak varlığımı devam ettiriyorum. Tüm acımı başka insanlara yükleyip kurtulmak istesem de başaramadım. Çünkü ya onları öldürdüm ya da hiç var olamayıp sonsuzlukta yok oldum….


23 Şubat 2012 Perşembe


BEN KENDİME KIYAMIYORUM

Bilinmezlik, kargaşa, cevaplanmayan sorular…beynim  müthiş bir karışıklığa gebe kalmıştı yine. Bilinmezlik vardır her zaman kimi zaman denizin kuytu köşelerinde kimi zaman dağ yamaçlarında kimi zaman ise insanın duygu ve düşüncelerinde. Evet hep vardır akıllarda cevapsız sorular. Ne kadar rüzgarlarla gönderip, cevap bulmak istesem de gidenler hep sevdiklerim oldu. Belki de aslında hiç sahip olamamıştım onlara. Sevmiş miydim gerçekten onları. Sevsem gönderebilir miydim bir toz bulutuyla. Belki de sadece bir sahiplenmeydi benimkisi. Sevgi üçgenine sokmaya çalıştığım bir hiçtiler belki de. Geceleri hep olmayacak dualara el  açıp amin derdim. Ellerim değil bedenim titrerdi çoğu zaman. Hayallerim ve umutlarım kül olur uçardı sağa sola. Bile bile atardım bedenimi kapkaranlık çukurlara. Ve sabahı mutsuz bir geceden arta kalan acılar selamlardı. Odamın penceresinden süzülen ışıkla buluşurken gözlerim, kulaklarımsa mutsuzluğun çığlıklarıyla boğuşur dururdu. Sonra gözlerimi kapatıp huzuru hayal etmeye kalktığımda sevincin ve mutluluğun rotasını kaybedip yok olduğunu görürdüm. Şimdi gözlerim yeni damlaları doğururken; çığlıklar, yakarışlar, isyanlar yükselmeye başlıyor. Tüm acılar boğazımda düğümlenip yutkunamadığımda çaresizliğimi yok etmeye karar veriyorum. Ama mümkün mü bu? Mahkumuyum yaşam denen zindanın. Hiç olmadığım insanlar olsam kurtulur muyum? Onlar gibi olsam özgürlüğüme kavuşur muyum? 
 Şimdi dinlediğim şarkılar olmaya karar verdim ama her dinlediğim şarkı arttırdı hüznümü. Gözyaşlarımda bulmaya çalıştım kendimi bir süre sonra azgın sulara döndü. Vurdumduymaz olamaya her şeyi unutmaya çalıştım unutamadım. Şuursuz yaşamaya karar verip aklımı bir ipe bağlayıp asmak istedim başaramadım. Her şey boşaydı olmayacağını anladığımda dönüp sırtımı hayata teslimiyet bayraklarını indirdim. Oysa durmak istemiyorum yada başka sokaklarda kaybolmak bana göre değil. Tuzlu gözyaşlarımın tadına bakmaktan yoruldum .Uyuyan bedenim irkildi şimdi ve eminim ki bu aldığım kararların en tazesi..Yaşadıklarımdan utanmıyorum ben huzura ve aydınlığa kürek çekiyorum. Çünkü ; BEN KENDİME KIYAMIYORUM…..